tag:blogger.com,1999:blog-83132446019036685862024-03-12T18:09:58.263-07:00AHMET TOPLUkendim ve yaşamdan edindiğim bilgiler.. veeeee sizle hep beraber buradayızahmethttp://www.blogger.com/profile/03277750580229775943noreply@blogger.comBlogger39125tag:blogger.com,1999:blog-8313244601903668586.post-17620128805180267242013-05-08T01:24:00.003-07:002013-05-08T01:24:47.571-07:00Değerli ben, Değerli ben,<br />
Bu sene son sene üniversite hayatının. artık yaşamda kendi paranı kazanma kendi kendine yetebilme ve kendin için biriktirme zamanı.<br />
<a name='more'></a><br />
4 senelik bir geçmiş olacak elinde, diploma değerli arkadaşlar ve öğrendiğin bilgiler. Ama unutma bunlar kalıcı olmayacak geçmişi çabuk siliyorsun biliyorum. Bu senin için çok kötü olsa da bazı anıları gerçekten silmen gerekecek. Bilgi desen belki çoğu işine bile yaramayacak ama bunu da sen belirleyeceksin. Çünkü insan kendini geliştirmeli. Yoksa öğrendiğin azıcık işe yarar bilgi unutulur gider. Arkadaşlıklar belki unutamayacağın değerli arkadaşlar olacak. bazılarının düğünlerinde en önde olacaksın. Bazılarının ise hiç duymayacaksın. Bu 4 sene de ne kazandıysan korumaya çalış çünkü bu kazandıkların senin için kıymetli hazineler.<br />
Biliyorum ki çok ayran gönüllüsün. Karalar alıyor ve bunları gerçekleştirmek te sıkıntı yaşıyorsun. Bundan sonra kararlarının arkasında dur. çünkü be senin için hastalık teşkil edebilir. Başarmak için sebat gerekir. Bunu en kısa zamanda kazan.<br />
Bu bir sene senin için çok sıkıntılı geçecek. Bazıları senin kararlarını anlayamayacaklar. her ne istiyorsan arkasında yatan nedenleri fark edemeyecekler Sen onlara kızma çünkü sen bilene kız. Onlar bilmiyor yada idrak edemiyor olabilirler. Zaman tanı. Derler ya zaman her şeyin ilacı.<br />
Değerli ben. unutma sen karar alırken bilenlere sor. Onlar senin göremedeğin açıdan görebilirler. o yüzden kimseye eleştirilerinden doleyı yargılama. eleştiriyi kabullenmek erdemli bir davranıştır.<br />
Hayatın artık yepyeni bir yol alıyor. geçmişten ders al geleceğe odaklan. Ve hayallerinde asla vazgeçme. Bizim hayallerimiz farklılığımız dır bana göre. Sen ve ben hep aynıyız. Ama artık ben geçmişte kalıyorum sen ise yolunda ilerliyorsun. Kendine iyi davran ve sakın üzme.ahmethttp://www.blogger.com/profile/03277750580229775943noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-8313244601903668586.post-13801177989775941902011-10-05T06:59:00.000-07:002011-10-05T06:59:04.411-07:00ÜÇ HAFTASelam arkadaşlar, nasılsınız. bugün uzun zamandır yazamamanın acısı namına bir kaç satır yazacağım sizlere.<br />
okul başlayalı tam 2 hafta oldu. ve 3. hafta nın içinde bulunuyoruz. 3 aylık yaz tatili bize ne kadar da yaramıştır. okula ilk gittiginizde hasret giderirsiniz. sevdiklerinizle . arkadaşlara sorular sorar cevaplar alırsınız. ilk gün böyle hatta ilk hafta böyle geçer. sonra ilerleyen günlerde yazı unutup, tatili unutup. okul telaşına ve yarım bırakmış veya ertelemiş olduğunuz rekabepe tekrardan besmele çekersiniz. işte buyaşam içinde meydana gelen döngü bizi ve beraberimizdekileri anlatır bize. size bu döngüdeki rekabette ve savaşta başarılar dilerim...ahmethttp://www.blogger.com/profile/03277750580229775943noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8313244601903668586.post-28584378165695106512011-04-06T01:11:00.000-07:002011-04-06T01:11:24.716-07:00iyi bir haftanın kalıntıları<a href="http://t2.gstatic.com/images?q=tbn:ANd9GcTMLIyzqsDavef4WmWu7P8s5ILhW-49rx0d73ci_7FN7fqZA23a" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="http://t2.gstatic.com/images?q=tbn:ANd9GcTMLIyzqsDavef4WmWu7P8s5ILhW-49rx0d73ci_7FN7fqZA23a" /></a>bir akşam olur gün biter. çıkmaz sokaklarda bulursun kendini. hatırlayabildiğin tek şey geçen haftadan kalan mutluluk kırıntıları seni avutan ve sana dayanma gücü veren tek şey. ayrılık yaramamıştır evden. kaçışının tek kurtuluş olmadığını anlıyorsun ve tekrardan eve dönüyorsun bakıyorsun ki başka birisi var ama nerde? tabiki aynada, bir hafta geçmiş aradan ve sen bu bir hafta içinde değişmişsin. bir hafta içinde seni mutlu eden hiç bir şey kalmamış. hepsi tükenmiş. seni tek hayatta tutan geşmiş haftanın mutluluk kırıntıları.ahmethttp://www.blogger.com/profile/03277750580229775943noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8313244601903668586.post-31366301386967188092011-01-23T06:48:00.001-08:002011-01-23T06:48:39.330-08:00Bir Fili Yemeye Nereden Başlamalı?...<link href="file:///C:%5CUsers%5Csabri%5CAppData%5CLocal%5CTemp%5Cmsohtmlclip1%5C01%5Cclip_filelist.xml" rel="File-List"></link><link href="file:///C:%5CUsers%5Csabri%5CAppData%5CLocal%5CTemp%5Cmsohtmlclip1%5C01%5Cclip_themedata.thmx" rel="themeData"></link><link href="file:///C:%5CUsers%5Csabri%5CAppData%5CLocal%5CTemp%5Cmsohtmlclip1%5C01%5Cclip_colorschememapping.xml" rel="colorSchemeMapping"></link><style>
<!--
/* Font Definitions */
@font-face
{font-family:Wingdings;
panose-1:5 0 0 0 0 0 0 0 0 0;
mso-font-charset:2;
mso-generic-font-family:auto;
mso-font-pitch:variable;
mso-font-signature:0 268435456 0 0 -2147483648 0;}
@font-face
{font-family:"Cambria Math";
panose-1:2 4 5 3 5 4 6 3 2 4;
mso-font-charset:1;
mso-generic-font-family:roman;
mso-font-format:other;
mso-font-pitch:variable;
mso-font-signature:0 0 0 0 0 0;}
@font-face
{font-family:Calibri;
panose-1:2 15 5 2 2 2 4 3 2 4;
mso-font-charset:162;
mso-generic-font-family:swiss;
mso-font-pitch:variable;
mso-font-signature:-520092929 1073786111 9 0 415 0;}
@font-face
{font-family:Verdana;
panose-1:2 11 6 4 3 5 4 4 2 4;
mso-font-charset:162;
mso-generic-font-family:swiss;
mso-font-pitch:variable;
mso-font-signature:-1593833729 1073750107 16 0 415 0;}
/* Style Definitions */
p.MsoNormal, li.MsoNormal, div.MsoNormal
{mso-style-unhide:no;
mso-style-qformat:yes;
mso-style-parent:"";
margin-top:0cm;
margin-right:0cm;
margin-bottom:10.0pt;
margin-left:0cm;
line-height:115%;
mso-pagination:widow-orphan;
font-size:11.0pt;
font-family:"Calibri","sans-serif";
mso-ascii-font-family:Calibri;
mso-ascii-theme-font:minor-latin;
mso-fareast-font-family:Calibri;
mso-fareast-theme-font:minor-latin;
mso-hansi-font-family:Calibri;
mso-hansi-theme-font:minor-latin;
mso-bidi-font-family:"Times New Roman";
mso-bidi-theme-font:minor-bidi;
mso-fareast-language:EN-US;}
.MsoChpDefault
{mso-style-type:export-only;
mso-default-props:yes;
mso-ascii-font-family:Calibri;
mso-ascii-theme-font:minor-latin;
mso-fareast-font-family:Calibri;
mso-fareast-theme-font:minor-latin;
mso-hansi-font-family:Calibri;
mso-hansi-theme-font:minor-latin;
mso-bidi-font-family:"Times New Roman";
mso-bidi-theme-font:minor-bidi;
mso-fareast-language:EN-US;}
.MsoPapDefault
{mso-style-type:export-only;
margin-bottom:10.0pt;
line-height:115%;}
@page WordSection1
{size:595.3pt 841.9pt;
margin:70.85pt 70.85pt 70.85pt 70.85pt;
mso-header-margin:35.4pt;
mso-footer-margin:35.4pt;
mso-paper-source:0;}
div.WordSection1
{page:WordSection1;}
/* List Definitions */
@list l0
{mso-list-id:2112238172;
mso-list-template-ids:346688078;}
@list l0:level1
{mso-level-number-format:bullet;
mso-level-text:;
mso-level-tab-stop:36.0pt;
mso-level-number-position:left;
text-indent:-18.0pt;
mso-ansi-font-size:10.0pt;
font-family:Wingdings;}
ol
{margin-bottom:0cm;}
ul
{margin-bottom:0cm;}
-->
</style><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12pt;"><o:p></o:p></span> <br />
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal;"><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt;">Herkesin doğuştan kör olduğu bir ülke düşünün. Bu ülkede kimse gerçekte dışarıda ne olduğunu bilmediği için dokundukları, hissedebildikleri, duydukları ile oluşturdukları dünya resmine göre yaşıyor, herşeye dokunup şeklini anlayamayacaklarına göre, bir başkasının, çoğu zaman da konu üzerinde otorite saydıkları birilerinin resimlerini kabul ederek onu gerçek sayıyorlar. Gel zaman git zaman ülkelerine daha önce hiç elleyip dokunmadıkları, bilmedikleri bir şey geliyor: Bir fil bu. Tabi her zihinsel kapasitesi gelişmiş ve çevresi ile fayda/tehlike ilişkisini kurabilmiş insan topluluğu gibi, bu ülke insanları da hemen bu filin ne menem bir şey olduğunu araştırmaları, gerekli verileri toplayarak fili kavramsallaştırmaları için kendileri de kör olan uzmanları bu fili incelemeye ve filin neye benzediğini bildirmeye gönderiyorlar. <a name='more'></a>Gerçekten de çok önemli ve hayati bir görev bu, çünkü bütün insanlar bilim adamlarının raporuna göre kollektif enerjilerini mobilize edecekler, harekete geçecek ve fille temas ve ilişki kuracaklar, faydalanabilecekleri bir şey mi, yoksa korunmaları gereken bir şey mi? Yani her insanın yeni karşılaştığı şeylere yaptığı gibi, yiyecekler mi, yoksa kendisinden korunacak veya ortadan mı kaldırmaya çalışacaklar, ona karar verecekler. Bir şekilde fil konusundaki ortak resimlerini oluşturmaları için bu kör uzmanlara güvenir durumdalar.</span><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12pt;"><o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="line-height: normal;"><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt;">Uzmanlar filin bulunduğu alana ulaşıyorlar, her biri fili incelemek için çevresindeki yerini alıyor, ve araştırmalarına başlıyorlar. Filin kuyruğunu tutan uzmanın tuttuğu not, filin ucunda püsküller olan uzunca bir kordona benzediğini söylüyor. Kulağını yakalayan diğer uzman, filin yassı ve ince olduğu, ve kolaylıkla hava yelpazelemek için veya branda bezi olarak kullanılabileceği görüşünde ısrarcı. Diğer bir uzman filin bacağına yapışmış, bu ağaca benzeyen, ancak iyi huylu ve muhlis bir ağacın aksine zaman zaman, hem de hiç beklenmediği bir zaman yukarı kalkıp büyük bir güçle inen bu nesnenin yol açabileceği zararların nasıl bertaraf edilebileceğini düşünüyor. Diğer bir uzman ise bu hortuma benzeyen varlığın ilginç yapısını keşfetmenin heyecanı içinde kaybolmuş durumda.</span><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12pt;"><o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="line-height: normal;"><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt;">İşte psikoloji ve sosyal bilimlerde, hatta mikro ve makro boyutları ile ele alındığında fizik gibi müspet bilimlerde süregelen ve bir türlü sonuca ulaşmayan tartışmanın kaynağı belki de bizim de böyle bir körler ülkesinde yaşıyor olmamız. İçinde liderlik, yönetim, performans yönetimi konuların da olduğu bir çok alanda herkes kendi tuttuğu noktanın bir fili yemeye başlamak için en uygun nokta olduğu iddiasında, ve biz dünyanın her yerinde bir araya gelerek bu fikirlerden hangisinin daha doğru olduğunu, hangisinin diğerlerine üstün olduğunu tartışıp duruyoruz insanoğlunun o onulmaz “tek doğru” arayışı içinde, entellektüel olarak öyle bir tek doğrunun insan hayatında nadiren görüldüğünü bilsek de, defalarca deneyimlemiş olsak da.</span><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12pt;"><o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="line-height: normal;"><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt;">“Tamam da”, diyebilirsiniz, “filin bütününü görebilmek mümkün mü ki! Körsek bu bizim suçumuz mu?” Tabi ki hayır, bu anlamda “körlük” yani farkındalık eksikliği, insan olma deneyiminin en doğal parçalarından biri. Ancak problem, kör olmakta değil, bir tek kendimiz dışında herkesi kör sanmakta. Eğer yaptığımız şeyler işe yaramıyorsa, istediğimiz sonuçları alamıyorsak büyük ihtimalle bunun nedeni filin şu anda tutmakta olduğumuz yerini yeterince iyi, yeterince sıkı ve yeterince doğru araçlarla tutamamamız değildir. Başka parçalarını da, başka görüş açılarını işe katmak lazım belki de!</span><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12pt;"><o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="line-height: normal;"><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt;">Hani Nasrettin Hoca kadılık yapıyormuş. Birbirinden davacı iki kişi çıkmış huzuruna. Taraflardan birisi anlatmış derdini önce. Adamı dinleyince hoca “haklısın” demiş. Diğer adam anlatmış bu sefer durumu. Onu da dinlemiş hoca, ve ona da “haklısın” demiş. Olaya kulak misafiri olan karısı dayanamayıp “bey, bu nasıl kadılık, her iki adamı da dinledin, ikisine de haklısın dedin, böyle kadılık mı olur?” deyince, Nasrettin Hoca “ya hatun, sen de haklısın” demiş.</span><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12pt;"><o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="line-height: normal;"><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt;">Bir süredir sosyal bilimler, psikoloji, ekoloji, kurumsal yönetim ve kişisel gelişim aşanlarında süren bir çaba da aynen Nasrettin Hoca gibi hiç bir insan oğlunun yüzde yüz hatalı olma kapasitesine sahip olmadığı varsayımı ile yaklaşarak farklı bakış açılarını bir araya getirmeye çalışıyor: Bütünsel, İntegral yaklaşım ekolu. 70li yılların ortalarında başlarını Ken Wilber, Don Beck ve Chris Cowan gibi felsefeci ve akademisyenlerin çektiği bu akım, yönetim ve diğer sosyal bilimleri tek boyuta indirgemeye çalışan, parçaları birbirinden ayırarak analiz etme yöntemini benimseyen geleneksel yaklaşımların yanında farklı bir çok gerçeği bir araya getirmeye çalışıyor. Yani kendinden öncekiler gibi, fille ilgili farklı veri ve görüşlere sahip kişilere, “siz hepiniz körsünüz, bir tek benim gözlerim açık” demek yerine “hepimiz körüz aslında, ve hepimizin gördüğü resmin görebilme kapasitemizle ve dikkarimizi nereye yönlendirdiği ile kısıtlı ufak bir parçası. Ancak bütün bu farklı resimleri bir araya getirirsek acaba gerçek resmin bütününe doğru daha fazla yaklaşabilir miyiz” sorusu ile yola çıkmış bir akım.</span><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12pt;"><o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="line-height: normal;"><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt;">Bu akımın teknik detaylarına girmek için tabi ki yerimiz kısıtlı, ve bu yer doğru yer değil. Ancak kısaca ele aldığı herhangi bir alanda üretilen ve çoğu zaman çelişkili, hatta birbiriyle savaş halinde gibi gözüken bir çok görüşün birbirlerini nasıl tamamladığını başarıyla ortaya koyan ve son dönemde ekoloji, hukuk, yönetim bilimi, psikoloji gibi bir çok alanda çok etkin uygulamalar üreten bu akım, kişisel ve kurumsal gelişim uygulamalarında da çok etkin sonuçlar elde edilmesini sağlıyor. Bizim de özellikle kurumsal uygulamalarınızda en önemli lenslerimizden olan bu akımı kendi yaşamımıza uyarlamak için ilerdeki yazılarımda daha da inceleyeceğimiz şu önermeler üzerinde kafa patlatmakla başlayabiliriz: </span><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12pt;"><o:p></o:p></span></div><ul type="square"><li class="MsoNormal" style="line-height: normal;"><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt;">İster bireysel yaşamdan bahsedelim, ister kurumsal yaşamadan, hiç bir zaman resmin tamamını göremeyeceksiniz.</span><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12pt;"> <o:p></o:p></span></li>
<li class="MsoNormal" style="line-height: normal;"><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt;">Resmin şu an için göremediğiniz tarafı, siz ilerlemeye, sonuçlar elde etmeye, istediklerinizi gerçek kılmaya çalışırken başınıza iş açacak.</span><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12pt;"> <o:p></o:p></span></li>
<li class="MsoNormal" style="line-height: normal;"><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt;">Resmin şu anda göremediniz parçalarını görmek için göstereceğiniz çaba, kurumsal ve bireysel performansınıza resmin halihazırda görebildiğiniz taraflarında daha etkin hale gelmek için göstereceğiniz çabadan çok daha olumlu katkıda bulunacak. Yani Nasrettin Hoca'nın karanlıkta kaybettiği anahtarını aydınlıkta araması gibi bildiğiniz şeyleri daha da iyi yapmaya çalışmanın yanında, karanlığa girmeye cesaret ederseniz iyi edersiniz!</span><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12pt;"> <o:p></o:p></span></li>
<li class="MsoNormal" style="line-height: normal;"><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt;">Dikkatinizi resmin hangi tarafına yöneltirseniz orada değişim ve gelişim sağlayacaksınız. Ne demiş atalarımız, bakarsan bağ, bakmazsan dağ olur. </span><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12pt;"><o:p></o:p></span></li>
</ul><div class="MsoNormal" style="line-height: normal;"><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt;">Bu dört kuralı aklımızda tutarsak, belki de bir gün tuttuğumuz şeyin fil olmadığını, onun sadece bir parçası olduğunu, ve sadece bu tarafından tutmanın bazen hiç tutmamaktan daha da zararlı olduğunu, ve “bilen” olmaktansa “öğrenen” olmanın yaşamda daha etkin bir strateji olduğunu fark etmemize neden olabilir.</span></div><br />
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-left: 7.15pt;"><b><span style="color: #3962ab; font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 13.5pt;"> </span></b><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12pt;"><o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-left: 7.15pt;"><b><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 7.5pt;">Dost Can Deniz</span></b><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12pt;"><o:p></o:p></span></div> <span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12pt;"><br />
</span> ahmethttp://www.blogger.com/profile/03277750580229775943noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8313244601903668586.post-67914554379636546782011-01-23T06:35:00.000-08:002011-01-23T06:35:27.828-08:00Düşünmek, beklemek,...Neler var yapabilecekleriniz arasında? Sizi hedeflerinize, istediklerinize, hayallerinize ulaştıracak nelere, ne gibi özelliklere, güçlü yanlara, yeteneklere sahipsiniz? Bunca yıllık yaşamınızda bu anlamda işe yarayacak neler öğrendiniz, hangi becerileri edindiniz? Üzerine bineceğiniz ve sizi düşlediğiniz geleceğe taşıyacak aracın üzerinde ne yazıyor? Size önerim yazıyı okumaya devam etmeden önce belki elinize kağıt kalemi alıp yazmasanız bile (ki bu en iyisi olurdu), aklınızdan bu sorulara yanıt vermeniz.<br />
<a name='more'></a><br />
Nobel ödüllü Alman yazar Herman Hesse’nin ünlü kitabı Siddharta’yı okuyanlarınız bilir: Bir Brahman’ın oğlu olan Siddharta, kendini bulmak ve mutlak huzura erişmenin yolunu babasını izleyerek tanrılara adak adamak ve arınmak için kutsal ırmakta yıkanmakta bulamaz. Babasının itirazlarına rağmen, bu mutlak farkındalığı idrak etmenin yolunu tamamen nefsi ve dünyasal varlığı köreltmekte arayan, bizim “Hint fakiri” diye adlandırdığımız dervişlere katılır. Üç yıl kaldığı hint fakirlerinin arasında, çabasının egosunu yok etmek yerine tam tersine daha da büyüttüğünü görünce, ayrılır onların da yanından. Guatam Buddha ile karşılaşır. Ancak onun öğretisinden değil, kendisinden, hareketlerindeki mükemmellikten, yaşamın içinde nasıl var olduğundan, var oluş şeklindeki mükemmellikten etkilenir ve der ki “Buddha, öğrettiklerini uygulayarak aydınlanmadı. Öğretiler bunu bana veremez. Hatta öğrenme ve öğreti arayışı, aydınlanmamın önündeki en büyük engel”. <br />
Bu noktada Siddharta, yüreğinin sesini dinlemeye karar verir, ve yüreği onu şehire, uzun zamandır uzak durduğu, tepeden baktığı normal insanlarla, öldürmeye çalıştığı bedensel hazların peşine sürükler. Üzerinde sadece bir paçavra parçası varken karşılaştığı güzel Kamala, onu himayesine alır. Sözlerinden ve şiirlerinden etkilenen Kamala’nın öğrencisi olur Siddharta. Kamala ona bu yaşamda hayatta kalabilmesi için üç şeye sahip olması gerektiğini söyler: Güzel elbiseler ve ayakkabılar, saçlarında güzel kokular ve cebinde para. <br />
“Sadece bunlar mı” der Siddharta, “çok kolay olacak işimiz. Peki bunları en kolay nereden bulabilirim?”<br />
“İşte” der Kamala, “herkesin sorduğu ve yanıtını merak ettiği soru budur. Fakir bir insanın para kazanması için tek yol en iyi yaptığı, yapmayı öğrendiği şeyi yapması ve karşılığında para almasıdır. Sen ne yapabilirsin Siddharta?”<br />
Siddharta yanıt verir: “Düşünebilirim, bekleyebilirim, ve oruç tutabilirim.” Kamala beğenmez: “Hepsi bu mu?” <br />
“Evet, hepsi bu.” Sonra Siddharta’nın okuma yazma da bildiğini öğrenen Kamala, ona şehrin en zengin tüccarının yanında iş bulur. <br />
Daha sonra aralarında konuşurken Kamala der ki: “Siddharta, ne kadar şanslısın, bir kaç gün önce hiç bir şeyi olmayan bir hint fakiriydin, şimdi üstünde güzel elbiselerin, ayağında güzel ayakkabıların ve bir işin var. Kısa zamanda cebinde de çok paran olacak. Bir tür büyü filan mı yaptın sen?”<br />
Siddharta yanıt verir: “Bunda büyü filan yok güzel Kamala. Sen bana ne yapabileceğimi sorduğunda sana düşünebilirim, bekleyebilirim ve oruç tutabilirim dedim. Ama sen bunları beğenmedin. Siddharta kendine bir hedef seçerse, düşünceleri sadece o hedefe odaklanır. Nasıl suya atılan bir taş, doğrudan, hiç bir yöne sapmadan dibe giderse, Siddharta’nın düşünceleri de sadece olmasını istediği şeye odaklıdır, araya hiç bir başka düşünce girmesine izin vermez. Bunu yaparken de Siddharta istediği gerçekleşene kadar beklemeyi bilir. İstediğinin ne zaman olacağı konusunda endişelenmez, ne kadar beklemesi gerekiyorsa o kadar bekler. Beklerken de oruç tutmayı da bilir, aç veya çok az yiyecekle yetinebilir. Böylelikle istediği gerçekleşmeden açlık veya başka nedenlerden dolayı önüne çıkan ve kendisini yolundan ayıracak yiyeceklere tamah etmez. Siz normal insanlar ise buna büyü dersiniz. Bunda büyü filan yok.”<br />
İlk paragrafta sorduğum sorulara yazdığınız yanıt arasında düşünmek var mıydı? Düşünmeyi gerçekten biliyor musunuz, yoksa zihniniz bir düşünceden diğerine, bir endişeden ötekine atlarken çaresizce peşinden koşturmayı düşünmek diye mi adlandırıyorsunuz? İstediğinizi elde etmek için siz elinize düşeni yaptıktan sonra oturup da bekleyebilir misiniz size gelmesini? Buna yanıt vermeden önce telefonun çalmasını en son ne zaman sabırsızlıkla beklediğinizi, eşiniz veya çocuğunuz 5 dakika gecikti diye en son ne zaman endişelendiğinizi hatırlayın. Bütün bunları bir yana bırakın en son ne zaman trafikte sıkıştığınızda kendinizi umutsuzluğa ve öfkeye kaptırdınız? Peki ya istediğiniz gelmesini beklerken karşınıza çıkan diğer “fırsatlara” hayır diyebilir misiniz? En son ne zaman “eh buna da şükür, hiç olmayabilirdi” dediniz? Ne zaman bir başkası, size başlangıçta vermeye söz verdiği şeyleri vermeyince, yani sözleşmenizi bozduğunda, hiç sesinizi çıkarmadan razı oldunuz, ve sonra içinizden ve dışınızdan başkalarına söylenmeye başladınız?<br />
Siddharta’ya kulak verin: “Siddharta, bir hedefi olduğunda, düşünür, bekler, oruç tutar. Ancak dünyanın şeyleri arasından taşın suyun içinden geçtiği gibi, kendini rahatsız etmeden geçer... Bu aptalların büyü diye adlandırdığı şeydir, iblislerin ve meleklerin getirdikleri şeyler olduğunu düşünerek. Hiçbir şeyi iblisler getirmez, iblis diye bir şey yoktur. Herkes büyü yapabilir. Herkes hedeflerine ulaşabilir, eğer düşünebiliyorsa, bekleyebiliyorsa ve beklerken daha azına razı olmuyorsa.”<br />
Not: Siddharta’dan bahseden satırlar, kitaptan alıntı değil, hikayeden benim aklımda kalanlar, yorumum ve özetidir.<br />
Dost Can Denizahmethttp://www.blogger.com/profile/03277750580229775943noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8313244601903668586.post-51602494996917412592011-01-23T06:33:00.001-08:002011-01-23T06:33:18.374-08:00aferim evlat<link href="file:///C:%5CUsers%5Csabri%5CAppData%5CLocal%5CTemp%5Cmsohtmlclip1%5C01%5Cclip_filelist.xml" rel="File-List"></link><link href="file:///C:%5CUsers%5Csabri%5CAppData%5CLocal%5CTemp%5Cmsohtmlclip1%5C01%5Cclip_editdata.mso" rel="Edit-Time-Data"></link><link href="file:///C:%5CUsers%5Csabri%5CAppData%5CLocal%5CTemp%5Cmsohtmlclip1%5C01%5Cclip_themedata.thmx" rel="themeData"></link><link href="file:///C:%5CUsers%5Csabri%5CAppData%5CLocal%5CTemp%5Cmsohtmlclip1%5C01%5Cclip_colorschememapping.xml" rel="colorSchemeMapping"></link><style>
<!--
/* Font Definitions */
@font-face
{font-family:"Cambria Math";
panose-1:2 4 5 3 5 4 6 3 2 4;
mso-font-charset:1;
mso-generic-font-family:roman;
mso-font-format:other;
mso-font-pitch:variable;
mso-font-signature:0 0 0 0 0 0;}
@font-face
{font-family:Calibri;
panose-1:2 15 5 2 2 2 4 3 2 4;
mso-font-charset:162;
mso-generic-font-family:swiss;
mso-font-pitch:variable;
mso-font-signature:-520092929 1073786111 9 0 415 0;}
@font-face
{font-family:Verdana;
panose-1:2 11 6 4 3 5 4 4 2 4;
mso-font-charset:162;
mso-generic-font-family:swiss;
mso-font-pitch:variable;
mso-font-signature:-1593833729 1073750107 16 0 415 0;}
/* Style Definitions */
p.MsoNormal, li.MsoNormal, div.MsoNormal
{mso-style-unhide:no;
mso-style-qformat:yes;
mso-style-parent:"";
margin-top:0cm;
margin-right:0cm;
margin-bottom:10.0pt;
margin-left:0cm;
line-height:115%;
mso-pagination:widow-orphan;
font-size:11.0pt;
font-family:"Calibri","sans-serif";
mso-ascii-font-family:Calibri;
mso-ascii-theme-font:minor-latin;
mso-fareast-font-family:Calibri;
mso-fareast-theme-font:minor-latin;
mso-hansi-font-family:Calibri;
mso-hansi-theme-font:minor-latin;
mso-bidi-font-family:"Times New Roman";
mso-bidi-theme-font:minor-bidi;
mso-fareast-language:EN-US;}
.MsoChpDefault
{mso-style-type:export-only;
mso-default-props:yes;
mso-ascii-font-family:Calibri;
mso-ascii-theme-font:minor-latin;
mso-fareast-font-family:Calibri;
mso-fareast-theme-font:minor-latin;
mso-hansi-font-family:Calibri;
mso-hansi-theme-font:minor-latin;
mso-bidi-font-family:"Times New Roman";
mso-bidi-theme-font:minor-bidi;
mso-fareast-language:EN-US;}
.MsoPapDefault
{mso-style-type:export-only;
margin-bottom:10.0pt;
line-height:115%;}
@page WordSection1
{size:595.3pt 841.9pt;
margin:70.85pt 70.85pt 70.85pt 70.85pt;
mso-header-margin:35.4pt;
mso-footer-margin:35.4pt;
mso-paper-source:0;}
div.WordSection1
{page:WordSection1;}
-->
</style><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12pt;"><o:p></o:p></span><br />
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal;"><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt;">Ünlü yazar Ayn Rand’ın muhteşem kitabı “Atlas Silkindi”de sorulan bir soru var: “Eğer öldüğünüzde, sizden önce yaşamış o bütün büyük insanlar, fark yaratmış büyük beyinler tarafından karşılansaydınız, ne duymak isterdiniz onlardan?” Kitapta bu soru sanki karakterlerden birine soruluyormuş gibi, ama aslında hepimize soruluyor gibi değil mi sizce de biraz?Evet, siz, ey okuyucu, diyelim ki öldünüz, ve öldüğünüzde her nasıl bir yerse orası öte dünyada baktınız ki sizi karşılayanlar o sizin büyük kabul ettiğiniz, hayranlık duyduğunuz kişiler, bilim adamları, sanatçılar, yaratıcılar, düşünürler, devlet adamları, kaşifler, mucitler, yazarlar, müzisyenler, iş adamları... Karşınızda duruyorlar. Ne duymak isterdiniz bu kişilerden, ne demelerini isterdiniz size, nasıl karşılasalar sizi mutlu ederdi, hangi sözleri yüreğinize dokunurdu, eve geldim hissi uyandırırdı sizde? Yazının devamını okumadan biraz düşünmenizi, hatta belki not almanızı öneririm.</span><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12pt;"><o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="line-height: normal;"><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt;">Düşünüp yazdınız mı? Ayn Rand’ın buna yanıtı, benim içimde bir şeyleri yerinden kıpırdatıyor, gözlerimin dolmasına yol açıyor: “Aferin evlat, iyi iş çıkardın!” Evet, gerçekten de tarihteki bu büyük insanlardan, büyük zihin ve kalplerden duyulacak bundan daha güzel bir şey var mı sizce? “İyi iş çıkardın, aferin, bu dünyadaki zamanını layık olduğu şekilde geçirdin!”<a name='more'></a></span><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12pt;"><o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="line-height: normal;"><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt;">Peki yaşamınıza, seçimlerinize, ve odaklandığınız şeylere baktığınızda, bu cümleleri duyabilecekmişsiniz gibi geliyor mu size? Sakın yanlış anlamayın, yaşamınızın ve ulaştıklarınızın değerini sorgulamıyorum, sadece yaşam yöneliminizi sorgulamanızı rica ediyorum. Yani yeni buluş yapıp yapmadığınız veya yeni bir kıta veya gezegen keşfedip keşfetmediğiniz değil ilgilendiğim. Benim sorduğum soru bunlarla alakalı ama bambaşka bir soru: “Yaşamınızı, size verilenleri, elinizde olanları en iyi şekilde kullanmayı amaçlayarak, yapabileceğinizin en iyisini yapmaya çalışarak mı yaşıyorsunuz, yoksa bahanelerin ve yaşamın arkasına saklanarak mı?” Belki bir bilim adamı olabilirsiniz, belki bir müzisyen, belki bir öğretmen, belki bir yönetici, belki bir işçi, belki bir muhasebeci, belki bir mühendis, belki bir anne, belki bir baba, ve belki bir öğrenci. </span><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12pt;"><o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="line-height: normal;"><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt;">Soru şu: Her ne olursanız, her nerede olursanız olun, yaptılarınıza, şu anda yaptığınız seçimlere, söylediklerinize, başkaları ile kurduğunuz ilişkilere, ürettiklerinize, ürettiklerinizin kalitesine ve miktarına, kendisi için ayakta durduğunuz şeylere, yani yaşamınızın şu anki resmine baktığınızda, “işte yapabileceğimin en iyisi bu!” diyebiliyor musunuz hiç kimseyi, koşulları ve kendinizi suçlamadan, suçluluk hissetmeden? Böyle gelmiş böyle gider demeden yaşayabiliyor musunuz? Canım, bir şeyler de eksik kalsın demeden elinizden gelenin en iyisini yapabiliyor musunuz? Aslında bunu yapmamam lazım ama diyerek yaptığınız şeyler var mı? En önemli değerim dürüstlük dediğiniz ve buna inandığınız halde nedenini pek de bilmeden derinlerde bir yerlerde kendinizi belirli belirsiz üçkağıtçı hissediyor musunuz? Sonuçlardan bahsedildiğinde kendinizin haksızlığa uğradığını savunmak için harcadığınız enerji, o sonuçları üretmek için harcadığınızdan daha mı fazla? Hep başkaları mı suçlu? </span><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12pt;"><o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="line-height: normal;"><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt;">Gerçekten, eğer “aferin evlat, iyi iş çıkardın, yanımıza gelmen bizi onurlandırır” cümlesini duymak bir hayal olmasaydı, gerçekten olabilseydi böyle şeyler, neler yapardınız? Hangi seçimleri farklı yapardınız? Şu anda yapmakta olduğunuz neleri yapmayı bırakır, neler yapmaya başlardınız? Kim olurdunuz? Yaşamınızı hangi temel değer ve prensipler üzerine kurardınız? Nelerden kesinlikle feragat etmezdiniz? Yaşamınızda kesinlikle olmasını istediğiniz neler olurdu? Neleri yaşamınıza kesinlikle sokmazdınız?</span><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12pt;"><o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="line-height: normal;"><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt;">Bırakın öte tarafı, bırakın geçmiş büyükleri... Sizin, bu akşam yatağınıza yatarken kendinize “aferim evlat, iyi iş çıkardın bugün, ben olmaktan gurur duyuyorum” diyebilmeniz için ne lazım?</span><br />
<b><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 7.5pt;">Dost Can Deniz</span></b><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt;"> </span><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12pt;"><o:p></o:p></span></div><div align="center" class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: 0.0001pt; text-align: center;"><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12pt;"> <hr align="center" size="2" width="100%" /> </span></div><div class="MsoNormal"><br />
</div>ahmethttp://www.blogger.com/profile/03277750580229775943noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8313244601903668586.post-25830902730982833692011-01-23T06:30:00.000-08:002011-01-23T06:30:53.746-08:00Usta bu yol nereye gider?...ABD Kaliforniya’daki Esalen Enstitüsü’nde 70’li yılların ortasında bir grup tarafından yapılan bir çalışma, çok ilgi çekici. Bu grup, hem batı, hem de doğu geleneklerinin, felsefenin, psikoloji biliminin ve diğer bütün alanların yarattığı ve kullandığı kişisel gelişim ve aydınlanma tekniklerini içeren bir katalog yaratmak gibi ilginç bir çabaya girişmiş. Topladıkları teknik ve yaklaşımların sayısı onbini aştıktan sonra durmaya karar vermişler. <br />
Günümüzde kendini bir birey olarak, bir profesyonel olarak, veya bir yönetici olarak geliştirmeye karar veren bir çoğumuzun düştüğü tuzak da burada saklı. O kadar çok yöntem, yol, eğitim, kitap, sistem, öğretmen, koç, seminer, kaset, program var ki! Hemen her verdiğim liderlik veya koçluk becerileri eğitiminde katılımcılara eğitimin başında sorarım: Bu eğitimden ne almak istiyorsunuz, hedefiniz nedir diye? Çoğu zaman her gruptan bir veya iki kişi anlatılanların teorikten çok uygulamaya geçirilebilecek şeyler olması dileklerini belirtirler. Bazen onlardan daha çok risk alanlar ve dürüst davrananlar olur: Derler ki, “eminiz ki burada keyifli bir iki gün geçireceğiz, ama bu anlatılanların elle tutulur bir fark yaratacağına inanmıyorum”. Çok doğru bir tespit!<br />
Çünkü gerçekten, değişim ve gelişme, iki günlük eğitimle, veya kataloğu çıkarılan onbin yöntemden en iyisini bulduğunuzda, veya elektronik posta ile son ilan edilen harika programla olmayacak. En iyi yöntem meditasyon mu, yoga mı, yoksa psikoanaliz mi, veya dışavurumcu sanat mı bilmiyorum. Zamanın efendisi olmak için Outlook’u mu kullanmak lazım, Maarif ajandasını mı? Önceliklendirmeyi Covey’in “önemli – acil matriksi”ni kullanarak mı yapmalıyız, yoksa yeni “üretkenlik gurusu” David Allen’in son kitabı “İş Bitirici”de anlattıklarını mı uygulamalıyız, hatta bazılarının iddia ettiği gibi bize, Türk kültürüne uygun birşeyler mi yaratmalıyız, onu da bilmiyorum. Tek bildiğim şey şu: Yöntemden yönteme atlayarak, ve herhangi bir dış faktörün bizi adam etmesini bekleyerek istediğimiz yere varmamızın imkanı yok. Çünkü beklediğimiz gibi mucize çözümler yok yaşamda.<br />
<a name='more'></a><br />
Endüstri mühendisliği eğitimimde en ilgimi çeken konulardan biri “kuyruk teorisi” idi. Bu teoriye göre kuyrukta bekleyen kişiler arasında diğer kuyrukların daha hızlı gittiğini düşünerek kuyruk değiştiren kişilerin bekleme sürelerinin ortalama beklenen değeri, belli bir kuyrukta sabit duran kişilerin ortalama bekleme sürelerinden çok daha uzundu. <br />
Bir dostum, adını hatırlayamayacağım eski bir pehlivanın nasıl antrenman yaptığı ile ilgili bir hikaye anlatmıştı. Bu pehlivan, yeni doğan bir buzağıyı kucağına alıp merdivenleri çıkıp inermiş hergün. Buzağı büyüyüp de ağırlaştıkça yavaş yavaş, pehlivan da gelişirmiş. Bir anda kocaman bir danayı kaldırmaya kalksa başaramayacak olan pehlivan, bir gün bile atlamayarak yürüttüğü çalışması sayesinde buzağıyla beraber büyür, o danayı kolayca merdivenlerden indirip çıkaracak hale gelirmiş.<br />
İşte kişisel gelişim de böyle bir şey. Önemli olan hangi yolu seçtiğinizden çok, belli bir yöntem veya yolu istikrarlı ve disiplinli bir biçimde uygulamaya adanmak... Küçük küçük başlamak ve gitgide artan kapasite ile, gelişim ile daha da fazlasını yapmaya aday olmak...<br />
Bir başka arkadaşım teniste kendini geliştirmeye karar verdi geçenlerde. Gitti, kendine çok ünlü bir tenis hocası tuttu. Bu hocayı ünlü yapan şeylerden birisi de birazcık sıra dışı olması. Örneğin ilk bir ay boyunca bu arkadaşımla sadece tek hareket, forehand üzerine çalışmışlar, ve bunu yaparken de sadece harekete ve hareketi mükemmel yapmaya odaklanmışlar. O kadar hareketi tam yapmaya odaklanmışlar ki tenis hocası arkadaşıma topun nereye düştüğüne bakmayı bile yasaklamış. Bir ay boyunca haftada üç dört gün aynı haraketi çalışmaktan sıkılan arkadaşım, “hocam, bu teniste başka hareket yok mu?” diyecek olmuş. Yanıt sert ve anlamlı gelmiş: “Hanımefendi” demiş bu bilge hoca, “bu hareketi öğrendiniz de mi, diğer hareketleri merak ediyorsunuz?”<br />
Ne kadar da bizim tüfek saçması şeklindeki gelişim çabamızın tam kalbine saplanıyor bu sözler! Bir Japon atasözü, “iki tavşan kovalarsan, hiç birini yakalayamazsın” der. Onun için ister sağlık için, ister daha iyi ilişkiler için, ister iyi bir lider olmak için, ister daha etkin bir kurum kurmak için bu yoldan olan ey gelişim yolcuları, artık gelin vazgeçin en iyi yöntem, en doğru sistem, en etkin yaklaşım ve en bilge öğretmen arayışınızdan. Kafanıza yatan bir yola baş koyun ve disiplinli bir şekilde çalışmaya başlayın. Çalışmaya başlarken de eskiden “usta” olmak için herhangi bir zanaata atılan çırakların ne kadar uğraşmak zorunda olduklarını düşünün; işin “püf noktasını” öğrenmek için çektikleri zorlukları, gösterikleri sebatı düşünün. Bir “çay seromonisi”ni mükemmel yapmak için 40 yıl çalışanları, bir duvar üzerine 8 sene meditasyon yapan zen ustalarını, 40 yıl her türlü zorluğa göğüs geren, “çile” çeken, ve el aldıktan, hırkayı giydikten sonra ilk iş olarak tuvalet temizletilen Mevlevi ve Bektaşileri düşünün. <br />
Derler ki, yol, yöntem, sistem, üzerinde yürüdüğün veya uyguladığın değil, içinde taşıdığın bir şeydir. Ve mücadele hiçbir zaman dışarıda değil, hep içeridedir.ahmethttp://www.blogger.com/profile/03277750580229775943noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8313244601903668586.post-55579423779513185602011-01-09T13:47:00.000-08:002011-01-09T13:47:08.515-08:00ANLAMAKilk pdr bölümünü yani rehberlik ve psikolojik danışmanlık bölümünü kazandığımda birşeyler öğrenmeye, kitap karıştırmaya çok meraklıydım. birgün bir kitapta şunu öğrendim. anlamadan hiçbirşeyi başaramayız. o kadar anlamlı geldi ki bu söz bana üzerinde günlerce düşünecek kadar zihnimi meşgul etti. gerçekten bu mu anlamı ve ya neyi kastediyor. sonra şu yargıya vardım gerçekten de her işi anlayarak yapmak cidden çok faydalıymış. <br />
<a name='more'></a>danışman danışanına yardımcı olabilmek için danışanını anlıyor, doktor hastasını tedavi edebilmek için hastalığı ve hastayı anlıyor, sınav zamanı sınav çalışan öğrenci sınavı ve konuyu anlıyor sınavı zamanında çalışması gerektiğini ve bunu yapmaya çalışmanın kendisine ne kadar zor geleceğini anlıyor. kısacası anlamak için anlıyor. küçük bir kelime ve hayatımızın temelini oluşturan bir ilişki. ne kadar da anlamlı. şimdi siz bu satırları okuduktan sonra düşünün ve anlamadan başarmaya çalıştığımız işlerin bize ne kadara mal olduğuna karar verin.ahmethttp://www.blogger.com/profile/03277750580229775943noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8313244601903668586.post-66635777150192101132011-01-07T13:31:00.000-08:002011-01-15T04:14:03.640-08:00En mutlu düşten daha mutludur uyanmak...<link href="file:///C:%5CUsers%5Csabri%5CAppData%5CLocal%5CTemp%5Cmsohtmlclip1%5C01%5Cclip_filelist.xml" rel="File-List"></link><link href="file:///C:%5CUsers%5Csabri%5CAppData%5CLocal%5CTemp%5Cmsohtmlclip1%5C01%5Cclip_themedata.thmx" rel="themeData"></link><link href="file:///C:%5CUsers%5Csabri%5CAppData%5CLocal%5CTemp%5Cmsohtmlclip1%5C01%5Cclip_colorschememapping.xml" rel="colorSchemeMapping"></link><style>
<!--
/* Font Definitions */
@font-face
{font-family:"Cambria Math";
panose-1:2 4 5 3 5 4 6 3 2 4;
mso-font-charset:1;
mso-generic-font-family:roman;
mso-font-format:other;
mso-font-pitch:variable;
mso-font-signature:0 0 0 0 0 0;}
@font-face
{font-family:Calibri;
panose-1:2 15 5 2 2 2 4 3 2 4;
mso-font-charset:162;
mso-generic-font-family:swiss;
mso-font-pitch:variable;
mso-font-signature:-520092929 1073786111 9 0 415 0;}
@font-face
{font-family:Verdana;
panose-1:2 11 6 4 3 5 4 4 2 4;
mso-font-charset:162;
mso-generic-font-family:swiss;
mso-font-pitch:variable;
mso-font-signature:-1593833729 1073750107 16 0 415 0;}
/* Style Definitions */
p.MsoNormal, li.MsoNormal, div.MsoNormal
{mso-style-unhide:no;
mso-style-qformat:yes;
mso-style-parent:"";
margin-top:0cm;
margin-right:0cm;
margin-bottom:10.0pt;
margin-left:0cm;
line-height:115%;
mso-pagination:widow-orphan;
font-size:11.0pt;
font-family:"Calibri","sans-serif";
mso-ascii-font-family:Calibri;
mso-ascii-theme-font:minor-latin;
mso-fareast-font-family:Calibri;
mso-fareast-theme-font:minor-latin;
mso-hansi-font-family:Calibri;
mso-hansi-theme-font:minor-latin;
mso-bidi-font-family:"Times New Roman";
mso-bidi-theme-font:minor-bidi;
mso-fareast-language:EN-US;}
.MsoChpDefault
{mso-style-type:export-only;
mso-default-props:yes;
mso-ascii-font-family:Calibri;
mso-ascii-theme-font:minor-latin;
mso-fareast-font-family:Calibri;
mso-fareast-theme-font:minor-latin;
mso-hansi-font-family:Calibri;
mso-hansi-theme-font:minor-latin;
mso-bidi-font-family:"Times New Roman";
mso-bidi-theme-font:minor-bidi;
mso-fareast-language:EN-US;}
.MsoPapDefault
{mso-style-type:export-only;
margin-bottom:10.0pt;
line-height:115%;}
@page WordSection1
{size:612.0pt 792.0pt;
margin:70.85pt 70.85pt 70.85pt 70.85pt;
mso-header-margin:35.4pt;
mso-footer-margin:35.4pt;
mso-paper-source:0;}
div.WordSection1
{page:WordSection1;}
-->
</style> <br />
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal;"><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt;">Bir dostumla yemek yiyoruz, öğleyin. İyi durumda değilim. Biraz önce biten ve benim tanık olduğum bir karşılaşma, hiç de benim istediğim gibi gitmemiş. İki uykuda insan birbirine girmiş, kendilerini uyanık sanarak. Her biri diğerinin rüya gördüğüne emin, kendi yarattıkları canavarla savaşmışlar ve doğal olarak kurşunların ve sözlerin işlemediği bu canavara yenik düşmüşler. Ben ise kendi canavarımla boğuşuyorum şimdi. </span><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12pt;"><o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="line-height: normal;"><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt;">Bu halimi gören bilge dostum çiğnediği lokmaların arasında duruyor. Dikkatle ve endişe ile süzüyor beni. “Ya Dost’um,” diyor. “Ne yapıyorsun şimdi?”</span><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12pt;"><o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="line-height: normal;"><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt;">Sorusunu algılamaya çalışıyorum mücadelemin arasından. Sonra elimden geldiğince, dilim döndüğünce o olaydan, o rüyada, kabusta olan iki dostumdan bahsediyorum, nasıl gerçeği göremediklerinden, nasıl kendi yaptıkları şeyler için birbirlerini suçladıklarından, nasıl kendi yarattığı canavarlarla savaştıklarından ve yenildiklerinden bahsediyorum. Nasıl beni dinlemeyi reddettiklerinden ve kendi dramalarına aşık olduklarından, bundan nasıl beslendiklerinden dem vuruyorum. Sonra kendime dönüyorum, üstüme düşeni yapamadığımdan, zayıf düştüğümden, elimden bir şey gelmediğinden bahsediyorum.<a name='more'></a></span><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12pt;"><o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="line-height: normal;"><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt;">Dostum beni dikkatli bir şekilde, ama düşünceli dinliyor. Gözleri bende ufacık bir uyanıklık pırıltısı arıyor herhalde. Baktı ki nafile, “peki dostum” diyor, “senin canavarın nerede şimdi, şu an?”</span><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12pt;"><o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="line-height: normal;"><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt;">Sorusunu anlamazlıktan geliyorum.</span><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12pt;"><o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="line-height: normal;"><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt;">“Sana şu an işkence yapmakta olan, kendi canavarın nerede?” diye tekrarlıyor.</span><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12pt;"><o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="line-height: normal;"><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt;">Yanı başımda. Ense kökümde. Boynumdan yakalamış. Devamlı konuşuyor, bu karşılaşmada bu iki insana nasıl destek olmam gerektiği ile ilgili kesin ve keskin fikirlerini avaz avaz bağırıyor, yapamadıklarım için canıma okuyor. Karşımda duruyor hiç bir zaman ulaşamayacağım, zaten ulaşamayacağım şekilde yarattığım o ideal, herşeyi her zaman ve her şekilde doğru yapan ve bu benimle ilgili bu ideale uymayan herşeye bütün gücüyle saldıran. Hani o ideale uyma çabamın pek de işe yarar bir iş olmadığını deneyimle öğrensem de ele geçiriyor bazen o idealist iç canavarım. Hatta bu son cümle bile onun söyleyeceği cinsten bir cümle, sinsidir canavarım benim! Rüyamı görüyorum.</span><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12pt;"><o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="line-height: normal;"><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt;">Dostum uyanmakta olduğumu görüyor, diyor ki “baksana çevrene” diyor, “bu andan başka an var mı?” Anlamaya çalışıyorum. “Bana dostlarını ve problemlerini göster şimdi.” Saçmalıyor olabilir mi? Anlamadığımı görerek açıyor:</span><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12pt;"><o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="line-height: normal;"><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt;">“Şu anda endişelendiğin, seni üzen şey hangi zamanda?” diye soruyor.</span><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12pt;"><o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="line-height: normal;"><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt;">“Geçmişte kaldı” diyorum, içim sızlayarak. Geri dönüp de değiştiremeyecek olmanın acısı sarıyor içimi. Sevgili canavarım bütün açıkları değerlendiriyor.</span><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12pt;"><o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="line-height: normal;"><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt;">“Dostum” diyor dostum. “Söylediklerin, pişmanlık duydukların, seni mutsuz eden şeylerin hepsi geçmişte kaldı, değil mi?” </span><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12pt;"><o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="line-height: normal;"><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt;">“Evet” diyorum. </span><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12pt;"><o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="line-height: normal;"><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt;">“Yani şu anda değiştiremezsin”. </span><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12pt;"><o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="line-height: normal;"><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt;">Doğal olarak.</span><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12pt;"><o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="line-height: normal;"><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt;">“Farkında mısın” diyor, “seninle ne zamandır sohbet edemedik”. Dostumla saatler süren edebiyat, felsefe, ekonomi, psikoloji, yönetim bilim sohbetlerimizi anımsıyor, gülümsüyorum.</span><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12pt;"><o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="line-height: normal;"><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt;">“Ve benimle olmak yerine şu an, bu geçmişte kalan, hem de seni pek de mutlu etmemiş bu olayla beraber olmayı tercih ediyorsun.”</span><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12pt;"><o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="line-height: normal;"><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt;">Yavaş yavaş uyanıklık hali bedenimi sarıyor. Birden bedenime ve şimdiki zaman ve mekana geliyorum. İlk defa etrafıma bakıyorum, şaşkınlıkla. Çevremdeki ağaçları ve çiçekleri hiç fark etmemişim, arka plandaki inşaat gürültüsünü duymadığım gibi. Sanki ışınlanmışım buraya bir saniye önce gibi bir his geliyor içime. İlk defa gerçekten bakıyorum dostumun merakla bana bakan yüzüme. Bedenime ışınlandığımı o da gördü. </span><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12pt;"><o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="line-height: normal;"><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt;">“Hem,” uyandığımı görmekten aldığı cesaretle devam ediyor, “nereden biliyorsun yaptığının veya onların yaptıklarının kötü, yanlış, işe yaramaz olduğunu? Nereden biliyorsun bu tartışmanın ileride ikisinde de ciddi uyanmalar yaratacağını? Nereden biliyorsun bu iki kişinin arkadaş kalmasının veya olmasının her ikisi, sen ve hatta dünya için iyi olduğunu?” </span><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12pt;"><o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="line-height: normal;"><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt;">Hmmm, güzel nokta. İçimden, derinlerden bir ses “devam et, devam et!” diyor.</span><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12pt;"><o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="line-height: normal;"><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt;">“Dostum, farkında mısın, gerçekte olmakta olanla beraber olmaktansa ne olması gerektiği hakkındaki fikirlerinin seni şimdiden, buradan, buradaki, gözünün önündeki fırsat ve yaşamdan koparıp götürdüğünü? Kim demiş senin iyi olarak değerlendirdiğin şeyin iyi, kötü olarak değerlendirdiğin şeyin kötü olduğunu? Olanla beraber olmak varken, herşeyin nasıl olması gerektiği ile ilgili fikirlerinle ilgilenmenin nelere yol açtığının farkında mısın?”</span><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12pt;"><o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="line-height: normal;"><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt;">Yan gözle canavarıma bakıyorum. Şimdi gözüme çok küçük gözüküyor. Masum, küçük bir kedicik rolü yapıyor şu an.</span><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12pt;"><o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="line-height: normal;"><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt;">Havayı önce burnuma, oradan da ciğerlerime dolduruyorum. Kar kokusu doluyor genzime. Yemeğimden bir lokma atıyorum ağzıma. Hafif ekşi bir lezzetin içindeki çok hafif zeytinyağı tadını algılıyorum belli belirsiz. Beyaz masa örtüsündeki işleme çiçeklerin uyumuna takılıyor gözüm. Arka planda çalan müzik, tatlı tatlı kulağımı yalıyor. Eğik oturmakta olduğum için sırtımın ağrımaya başladığının ayırdına varıyorum.</span><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12pt;"><o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="line-height: normal;"><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt;">Aklıma Sheakespeare’in sözü geliyor: “En mutlu düşten daha mutludur uyanmak”.</span><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12pt;"><o:p></o:p></span></div>ahmethttp://www.blogger.com/profile/03277750580229775943noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8313244601903668586.post-31987787204226873932010-12-28T11:17:00.000-08:002011-01-07T13:10:44.620-08:00sisler bulvarı- atilla ilhanelinin arkasında güneş duruyordu<br />
aylardan kasımdı üşüyorduk<br />
ağacın biri bulvarda ölüyordu<br />
şehrin camları kaygısız gülüyordu<br />
her köşe başında öpüşüyorduk<br />
<a name='more'></a><br />
sisler bulvarı'na akşam çökmüştü<br />
omuzlarımıza çoktan çökmüştü<br />
kesik birer kol gibi yalnızdık<br />
dağlarda ateşler yanmıyordu<br />
deniz fenerleri sönmüştü<br />
birbirimizin gözlerini arıyorduk<br />
<br />
sisler bulvarı'nda seni kaybettim<br />
sokak lambaları öksürüyordu<br />
yukarda bulutlar yürüyordu<br />
<br />
terkedilmiş bir çocuk gibiydim<br />
dokunsanız ağlayacaktım<br />
yenikapı'da bir tren vardı<br />
<br />
sisler bulvarı'nda öleceğim<br />
sol kasığımdan vuracaklar<br />
bulvar durağında düşeceğim<br />
gözlüklerim kırılacaklar<br />
sen rüyasını göreceksin<br />
çığlık çığlığa uyanacaksın<br />
sabah kapını çalacaklar<br />
elinden tutup getirecekler<br />
beni görünce taş kesileceksin<br />
ağlamayacaksın! ağlamayacaksın!<br />
<br />
sisler bulvarı'ndan geçtim sırılsıklamdı<br />
ıslak kaldırımlar parlıyordu<br />
durup dururken gözlerim dalıyordu<br />
bir bardak şarapta kayboluyordum<br />
gece bekçilerine saati soruyordum<br />
evime gitmekten korkuyordum<br />
sisler boğazıma sarılmışlardı<br />
<br />
bir gemi beni afrika'ya götürecek<br />
ismi bilmiyorum ne olacak<br />
kazablanka'da bir gün kalacağım<br />
sisler bulvarı'nı hatırlayacağım<br />
kırmızı melek şarkısından bir satır<br />
lodos'tan bir satır yağmur'dan iki<br />
senin kirpiklerinden bir satır hatırlayacağım<br />
seni hatırlatanın çenesini kıracağım<br />
limanda vapurlar uğuldayacak<br />
<br />
sisler bulvarı bir gece haykırmıştı<br />
ağaçları yatıyordu yoksuldu<br />
bütün yaprakları sararmıştı<br />
bütün bir sonbahar ağlamıştı<br />
ağlayan sanki istanbul'du<br />
öl desen belki ölecektim<br />
içimde biber gibi bir kahır<br />
bütün şiirlerimi yakacaktım<br />
yalnızlık bana dokunuyordu<br />
<br />
eğer sisler bulvarı olmasa<br />
eğer bu şehirde bu bulvar olmasa<br />
sabah ezanında yağmur yağmasa<br />
şüphesiz bir delilik yapardım<br />
hiç kimse beni anlıyamazdı<br />
on beş sene hüküm giyerdim<br />
<br />
dördüncü yılında kaçardım<br />
belki kaçarken vururlardı<br />
<br />
sisler bulvarı'ndan geçmediğin gün<br />
sisler bulvarı öksüz ben öksüzüm<br />
yağmurun altında yalnızım<br />
ağzım elim yüzüm ıslanıyor<br />
tren düdükleri iç içe giriyorlar<br />
aklımı fikrimi çeliyorlar<br />
aksaray'da ışıklar yanıyor<br />
sisler bulvarı ayaklanıyor<br />
artık kalbimi susturamıyorum <u>Yazar : <a href="http://www.siirperisi.net/sair.asp?sair=27">ATTİLA İLHAN</a></u>ahmethttp://www.blogger.com/profile/03277750580229775943noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8313244601903668586.post-14345152389294700262010-12-28T11:09:00.001-08:002011-01-07T13:11:23.587-08:00bülbül- mehmet akif ersoy-Basri Bey oğlumuza-<br />
<br />
Bütün dünyâya küskündüm, dün akşam pek bunalmıştım;<br />
Nihayet, bir zaman kırlarda gezmiş, köyde kalmıştım.<br />
Şehirden kaçmak isterken sular zaten kararmıştı,<br />
Pek ıssız bir karanlık sonradan vâdiyi sarmıştı.<br />
Işık yok, yolcu yok, ses yok, bütün hılkat kesilmiş lâl...<br />
Bu istiğrâkı tek bir nefha olsun etmiyor ihlâl<br />
Muhîtin hâli "insâniyyet"in timsâlidir, sandım;<br />
Dönüp mâzîye tırmandım, ne hicranlar, neden andım!<br />
<a name='more'></a><br />
Taşarken haşrolup beynimden artık bin müselsel yâd,<br />
Zalâmın sinesinden fışkıran memdûd bir feryâd,<br />
0 müstağrak, o durgun vecdi nâgâh öyle coşturdu<br />
Ki vâdiden bütün, yer yer, enînler çağlayıp durdu.<br />
Ne muhrik nağmeler, yâ Rab, ne mevcâmevc demlerdi;<br />
Ağaçlar, taşlar ürpermişti, gûya Sûr-i Mahşerdi!<br />
<br />
-Eşin var, âşiyanın var, baharın var, ki beklerdin;<br />
Kıyâmetler koparmak neydi, ey bülbül, nedir derdin ?<br />
0 zümrüd tahta kondun, bir semâvî saltanat kurdun;<br />
Cihânın yurdu hep çiğnense, çiğnenmez senin yurdun,<br />
Bugün bir yemyeşil vâdi, yarın bir kıpkızıl gülşen,<br />
Gezersin, hânmânın şen, için şen, kâinatın şen.<br />
Hazansız bir zemin isterse, şâyed rûh-i ser-bâzın,<br />
Ufuklar, bu'd-i mutlaklar bütün mahkûm-i pervâzın.<br />
Değil bir kayda, sığmazsın - kanadlandım mı - eb'âda;<br />
Hayâtın en muhayyel gayedir ahrâra dünyâda,<br />
Neden öyleyse mâtemlerle eyyâmın perîşandır?<br />
Niçin bir damlacık göğsünde bir umman hurûşandır?<br />
Hayır, mâtem senin hakkın değil... Mâtem benim hakkım:<br />
Asırlar var ki, aydınlık nedir, hiç bilmez âfâkım!<br />
Tesellîden nasîbim yok, hazân ağlar bahârımda;<br />
Bugün bir hânmansız serseriyim öz diyârımda!<br />
Ne husrandır ki: Şark'ın ben vefâsız, kansız evlâdı,<br />
Serâpâ Garba çiğnettim de çıktım hâk-i ecdâdı!<br />
Hayâlimden geçerken şimdi, fikrim herc ü merc oldu,<br />
SALÂHADDÎN-İ EYYÛBÎ'lerin, FATİH'lerin yurdu.<br />
Ne zillettir ki: nâkûs inlesin beyninde OSMAN'ın;<br />
Ezan sussun, fezâlardan silinsin yâdı Mevlâ'nın!<br />
Ne hicrandır ki: en şevketli bir mâzi serâp olsun;<br />
O kudretler, o satvetler harâb olsun, türâb olsun!<br />
Çökük bir kubbe kalsın ma'bedinden YILDIRIM Hân'ın;<br />
Şenâatlerle çiğnensin muazzam Kabri ORHAN'ın!<br />
Ne heybettir ki: vahdet-gâhı dînin devrilip, taş taş,<br />
Sürünsün şimdi milyonlarca me'vâsız kalan dindaş!<br />
Yıkılmış hânmânlar yerde işkenceyle kıvransın;<br />
Serilmiş gövdeler, binlerce, yüz binlerce doğransın!<br />
Dolaşsın, sonra, İslâm'ın harem-gâhında nâ-mahrem...<br />
Benim hakkım, sus ey bülbül, senin hakkın değil mâtem! (*) <br />
<br />
[Safahât, Yedinci Kitap]<br />
<br />
<br />
(*) Bu şiir yazılırken Yunan istilâsı altındaki topraklarımız<br />
hususiyle Bursa'ya dair elîm haberler geliyordu; <br />
tetkikine de imkân yoktu.ahmethttp://www.blogger.com/profile/03277750580229775943noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8313244601903668586.post-59202340908356857902010-12-28T11:07:00.001-08:002011-01-07T13:11:56.239-08:00balıkçılar şiiri- tevfik fikret<table border="0" cellpadding="0" cellspacing="0"><tbody>
<tr><td align="left" width="100%"><span class="Siir_baslik">Balıkçılar</span><br />
<span class="Siir_metin">-Bugün açız yine evlatlarım, diyordu peder, <br />
Bugün açız yine; lâkin yarın, ümid ederim, <br />
Sular biraz daha sakinleşir... Ne çare, kader! <br />
<a name='more'></a><br />
- Hayır, sular ne kadar coşkun olsa ben giderim <br />
Diyordu oğlu, yarın sen biraz ninemle otur; <br />
Zavallıcık yine kaç gündür işte hasta... <br />
<br />
- Olur; <br />
Biraz da sen çalış oğlum, biraz da sen çabala; <br />
Ninen baban, iki miskin, biz artık ölmeliyiz... <br />
Cocuk düşündü şikayetli bir nazarla: - Ya biz, <br />
Ya ben nasıl yaşarım siz ölürseniz? <br />
<br />
Hâlâ <br />
Dışarda gürleyerek kükremiş bir ordu gibi <br />
Döverdi sahili binlerce dalgalar asabi. <br />
<br />
- Yarın sen ağları gün doğmadan hazırlarsın; <br />
Sakın yedek biraz ip, mantar almadan gitme... <br />
Açınca yelkeni hiç bakma, oynasın varsın; <br />
Kayık çocuk gibidir: Oynuyor mu kaydetme, <br />
Dokunma keyfine; yalnız tetik bulun, zirâ <br />
Deniz kadın gibidir: Hiç inanmak olmaz ha! <br />
<br />
Deniz dışarda uzun sayhalarla bir hırçın <br />
Kadın gürültüsü neşreyliyordu ortalığa. <br />
<br />
- Yarın küçük gidecek yalnız, öyle mi, balığa? <br />
- O gitmek istedi; 'Sen evde kal! ' diyor... <br />
- Ya sakın <br />
O gelmeden ben ölürsem? <br />
<br />
Kadın bu son sözle <br />
Düşündü kaldı; balıkçıyla oğlu yan gözle <br />
Soluk dudaklarının ihtizâz-ı hâsirine <br />
Bakıp sükût ediyorlardı, başlarında uçan <br />
Kazayı anlatıyorlardı böyle birbirine. <br />
Dışarda fırtına gittikçe pür-gazab, cûşan <br />
Bir ihtilâc ile etrafa ra'şeler vererek <br />
Uğulduyordu... <br />
<br />
- Yarın yavrucak nasıl gidecek? <br />
<br />
şafak sökerken o, yalnız, bir eski tekneciğin <br />
Düğümlü, ekli, çürük ipleriyle uğraşarak <br />
ilerliyordu; deniz aynı şiddetiyle şırak - <br />
şırak dövüp eziyor köhne teknenin şişkin <br />
Siyah kaburgasını... Ah açlık, ah ümid! <br />
Kenarda, bir taşın üstünde bir hayâl-i sefid <br />
Eliyle engini güya işaret eyleyerek <br />
Diyordu: 'Haydi nasibin o dalgalarda, yürü! ' <br />
<br />
Yürür zavallı kırık teknecik, yürür; 'Yürümek, <br />
Nasibin işte bu! Hâlâ gözün kenarda... Yürü! ' <br />
Yürür, fakat suların böyle kahr-ı hiddetine <br />
Nasıl tahammül eder eski, hasta bir tekne? <br />
<br />
Deniz ufukta, kadın evde muhtazır... ölüyor: <br />
Kenarda üç gecelik bâr-ı intizâriyle, <br />
Bütün felaketinin darbe-i hasariyle, <br />
Tehi, kazazede bir tekne karşısında peder <br />
Uzakta bir yeri yumrukla gösterip gülüyor; <br />
Yüzünde giryeli, muzlim, boğuk şikayetler...</span></td></tr>
<tr><td width="100%"></td></tr>
<tr><td align="left" width="100%"><div align="left"><b><span class="Siir_sair">Tevfik Fikret</span></b></div></td></tr>
</tbody></table>ahmethttp://www.blogger.com/profile/03277750580229775943noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8313244601903668586.post-17149979391889736202010-12-28T11:05:00.001-08:002011-01-07T13:12:31.343-08:00son otobüs- nazım hikmet ran<pre>Gece yarısı. Son otobüs.
Biletçi kesti bileti.
Beni ne bir kara haber bekliyor evde,
ne rakı ziyafeti.
Beni ayrılık bekliyor.
Yürüyorum ayrılığa korkusuz
ve kedersiz.
<a name='more'></a>
İyice yaklaştı bana büyük karanlık.
Dünyayı telâşsız, rahat
seyredebiliyorum artık.
Artık şaşırtmıyor beni dostun kahpeliği,
elimi sıkarken sapladığı bıçak.
Nafile, artık kışkırtamıyor beni düşman.
Geçtim putların ormanından
baltalayarak
ne de kolay yıkılıyorlardı.
Yeniden vurdum mihenge inandığım şeyleri,
çoğu katkısız çıktı çok şükür.
Ne böylesine pırıl pırıl olmuşluğum vardı,
ne böylesine hür.
İyice yaklaştı bana büyük karanlık.
Dünyayı telâşsız, rahat
seyredebiliyorum artık.
Bakınıyorum başımı kaldırıp işten,
karşıma çıkıveriyor geçmişten
bir söz
bir koku
bir el işareti.
Söz dostça
koku güzel,
el eden sevgilim.
Kederlendirmiyor artık beni hâtıraların dâveti.
Hâtıralardan şikâyetçi değilim.
Hiçbir şeyden şikâyetim yok zaten,
yüreğimin durup dinlenmeden
kocaman bir diş gibi ağrımasından bile.
İyice yaklaştı bana büyük karanlık.
Artık ne kibri nâzırın, ne kâtibinin şakşağı.
Tas tas ışık dökünüyorum başımdan aşağı,
güneşe bakabiliyorum gözüm kamaşmadan.
Ve belki, ne yazık,
hattâ en güzel yalan
beni kandıramıyor artık.
Artık söz sarhoş edemiyor beni,
ne başkasınınki, ne kendiminki.
İşte böyle gülüm,
iyice yaklaştı bana ölüm.
Dünya, her zamankinden güzel, dünya.
Dünya, iç çamaşırlarım, elbisemdi,
başladım soyunmağa.
Bir tiren penceresiydim,
bir istasyonum şimdi.
Evin içerisiydim,
şimdi kapısıyım kilitsiz.
Bir kat daha seviyorum konukları.
Ve sıcak her zamankinden sarı,
kar her zamankinden temiz.</pre>ahmethttp://www.blogger.com/profile/03277750580229775943noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8313244601903668586.post-57441898088576737642010-12-23T07:12:00.000-08:002011-01-07T13:12:47.073-08:00herkes öldürür sevdiğini<span style="font-family: Franklin Gothic Medium;"><span style="font-size: small;">Kulak verin sözlerime iyice,<br />
<span class="mesajgizle"><a href="http://www.gizlikapi.org/genel-siirler/52927-oscar-wilde-herkes-oldurebilir-sevdigini.html"></a></span> Herkes öldürebilir sevdiğini<br />
Kimi bir bakışıyla yapar bunu,<br />
Kimi dalkavukça sözlerle,<br />
Korkaklar öpücük ile öldürür,<br />
Yürekliler kılıç darbeleriyle!<br />
<a name='more'></a><br />
Kimi gençken öldürür sevdiğini<br />
Kimileri yaşlı iken öldürür;<br />
Şehvetli ellerle öldürür kimi<br />
Kimi altından ellerle öldürür;<br />
Merhametli kişi bıçak kullanır<br />
Çünkü bıçakla ölen çabuk soğur.<br />
<br />
Kimi aşk kısadır, kimi uzundur,<br />
Kimi satar kimi de satın alır;<br />
Kimi gözyaşı döker öldürürken,<br />
Kimi kılı kıpırdamadan öldürür;<br />
Herkes öldürebilir sevdiğini<br />
Ama herkes öldürdü diye ölmez!!!<br />
<br />
Oscar Wilde</span></span>ahmethttp://www.blogger.com/profile/03277750580229775943noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-8313244601903668586.post-35013385805274531562010-12-22T13:10:00.000-08:002010-12-22T13:10:51.847-08:00YENİDEN BURADAçok uzun zaman oldu görüşmeyeli yıl bilmem kaç, ben bile unuttum. gerçekten size zaman ayıramadığımı bu saniye hissettim ve hemen birşeyler söylemeye karar verdim. gerçi hiç bilemem bu tür işler ama olsun sonuçta size bir <span style="font-size: large;">selamün aleyküm</span> demem gerek. selam memleketimin güzel okuyucuları nasılsınız?(gerçi bunu benden başka okuyan yok ama olsun bende kendimi tatmin ediyorum.)ahmethttp://www.blogger.com/profile/03277750580229775943noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-8313244601903668586.post-19469448068630155442010-09-20T23:31:00.000-07:002010-09-20T23:31:40.403-07:00kardeşlerim ve yeğenlerim<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/TJhQYRlOh9I/AAAAAAAAASM/7KYKGH8HivI/s1600/IMG_1140.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/TJhQYRlOh9I/AAAAAAAAASM/7KYKGH8HivI/s320/IMG_1140.JPG" /></a></div>ahmethttp://www.blogger.com/profile/03277750580229775943noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8313244601903668586.post-26866815072098876742010-07-01T12:02:00.000-07:002010-07-01T12:02:03.377-07:00http://www.mybilet.com/eventinfo.php?eventcity=18&eventdate=1278104400&eventid=7818<a href="http://www.mybilet.com/eventinfo.php?eventcity=18&eventdate=1278104400&eventid=7818">http://www.mybilet.com/eventinfo.php?eventcity=18&eventdate=1278104400&eventid=7818</a>ahmethttp://www.blogger.com/profile/03277750580229775943noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8313244601903668586.post-22576725457462809402010-06-28T07:20:00.000-07:002010-06-28T07:20:44.681-07:00<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/TCivjmALMAI/AAAAAAAAAR8/5Bt2cuKib8o/s1600/IMG_0475.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/TCivjmALMAI/AAAAAAAAAR8/5Bt2cuKib8o/s320/IMG_0475.JPG" /></a></div>ahmethttp://www.blogger.com/profile/03277750580229775943noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8313244601903668586.post-21839134770796667002010-04-24T10:17:00.000-07:002010-04-24T10:17:41.069-07:00bahar zamanı lalelerin içinde<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9MlzXM8dZI/AAAAAAAAAQI/I-N9YDn9Ocw/s1600/DSCF0180+%282%29.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9MlzXM8dZI/AAAAAAAAAQI/I-N9YDn9Ocw/s320/DSCF0180+%282%29.JPG" /></a></div><br />
<a name='more'></a><br />
<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9Mhv5vhRNI/AAAAAAAAANA/rjk-ATmEzTE/s1600/DSCF0004.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9Mhv5vhRNI/AAAAAAAAANA/rjk-ATmEzTE/s320/DSCF0004.JPG" /></a></div><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9Mh7Ysq3UI/AAAAAAAAANI/gJg0EdsrUeQ/s1600/DSCF0046.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9Mh7Ysq3UI/AAAAAAAAANI/gJg0EdsrUeQ/s320/DSCF0046.JPG" /></a></div><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9MiGni_S_I/AAAAAAAAANQ/ISegZBIuIBg/s1600/DSCF0056.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9MiGni_S_I/AAAAAAAAANQ/ISegZBIuIBg/s320/DSCF0056.JPG" /></a></div><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9MiRyT-L8I/AAAAAAAAANY/ty0a5JAYnno/s1600/DSCF0067.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9MiRyT-L8I/AAAAAAAAANY/ty0a5JAYnno/s320/DSCF0067.JPG" /></a></div><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9Mia9w0H8I/AAAAAAAAANg/8GsizgIr-oE/s1600/DSCF0074.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9Mia9w0H8I/AAAAAAAAANg/8GsizgIr-oE/s320/DSCF0074.JPG" /></a></div><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9MimIYsJ-I/AAAAAAAAANo/BO1OrVh_DW8/s1600/DSCF0075.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9MimIYsJ-I/AAAAAAAAANo/BO1OrVh_DW8/s320/DSCF0075.JPG" /></a></div><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9MivF27BwI/AAAAAAAAANw/-cz6yBJWyTk/s1600/DSCF0081.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9MivF27BwI/AAAAAAAAANw/-cz6yBJWyTk/s320/DSCF0081.JPG" /></a></div><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9Mi5fFrpwI/AAAAAAAAAN4/-WRFo0KH_dY/s1600/DSCF0082.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9Mi5fFrpwI/AAAAAAAAAN4/-WRFo0KH_dY/s320/DSCF0082.JPG" /></a></div><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9MjCliGTxI/AAAAAAAAAOA/gnbXqvSV9CI/s1600/DSCF0083.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9MjCliGTxI/AAAAAAAAAOA/gnbXqvSV9CI/s320/DSCF0083.JPG" /></a></div><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9MjN5LRY4I/AAAAAAAAAOI/pGoh7Wqgr6c/s1600/DSCF0098.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9MjN5LRY4I/AAAAAAAAAOI/pGoh7Wqgr6c/s320/DSCF0098.JPG" /></a></div><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9MjZtXFEhI/AAAAAAAAAOQ/VzAcap_C-0g/s1600/DSCF0126.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9MjZtXFEhI/AAAAAAAAAOQ/VzAcap_C-0g/s320/DSCF0126.JPG" /></a></div><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9Mji-j3WHI/AAAAAAAAAOY/f1w9R9k-lzM/s1600/DSCF0131.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9Mji-j3WHI/AAAAAAAAAOY/f1w9R9k-lzM/s320/DSCF0131.JPG" /></a></div><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9Mjrikeq0I/AAAAAAAAAOg/eEuigm2jSXE/s1600/DSCF0132.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9Mjrikeq0I/AAAAAAAAAOg/eEuigm2jSXE/s320/DSCF0132.JPG" /></a></div><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9Mj0nOSuxI/AAAAAAAAAOo/n-N7Fw6RAvo/s1600/DSCF0144.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9Mj0nOSuxI/AAAAAAAAAOo/n-N7Fw6RAvo/s320/DSCF0144.JPG" /></a></div><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9Mj_l4ZtXI/AAAAAAAAAOw/TmeubpLOAbo/s1600/DSCF0145.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9Mj_l4ZtXI/AAAAAAAAAOw/TmeubpLOAbo/s320/DSCF0145.JPG" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9Mj_l4ZtXI/AAAAAAAAAOw/TmeubpLOAbo/s1600/DSCF0145.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><br />
</a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9Mj_l4ZtXI/AAAAAAAAAOw/TmeubpLOAbo/s1600/DSCF0145.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><br />
</a><a href="http://2.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9MkI-NhOTI/AAAAAAAAAO4/3byNsJKoKCE/s1600/DSCF0146.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9MkI-NhOTI/AAAAAAAAAO4/3byNsJKoKCE/s320/DSCF0146.JPG" /></a></div><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9MkUUnxCMI/AAAAAAAAAPA/u6KKCWFfvkI/s1600/DSCF0148.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9MkUUnxCMI/AAAAAAAAAPA/u6KKCWFfvkI/s320/DSCF0148.JPG" /></a></div><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9MkhT-fjLI/AAAAAAAAAPI/jOBt7YwqW-E/s1600/DSCF0149.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9MkhT-fjLI/AAAAAAAAAPI/jOBt7YwqW-E/s320/DSCF0149.JPG" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9Mkt7a_c6I/AAAAAAAAAPQ/Ut-GxWk5Y7I/s1600/DSCF0150.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9Mkt7a_c6I/AAAAAAAAAPQ/Ut-GxWk5Y7I/s320/DSCF0150.JPG" /></a></div><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9Mk3YPoGCI/AAAAAAAAAPY/PKtkWZKs-4A/s1600/DSCF0151.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9Mk3YPoGCI/AAAAAAAAAPY/PKtkWZKs-4A/s320/DSCF0151.JPG" /></a></div><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9MlCQ0ToAI/AAAAAAAAAPg/e69vy5gcmZU/s1600/DSCF0159.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9MlCQ0ToAI/AAAAAAAAAPg/e69vy5gcmZU/s320/DSCF0159.JPG" /></a></div><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9MlMMAFQZI/AAAAAAAAAPo/ttqprsCsHzc/s1600/DSCF0160.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9MlMMAFQZI/AAAAAAAAAPo/ttqprsCsHzc/s320/DSCF0160.JPG" /></a></div><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9MlVA_gLVI/AAAAAAAAAPw/HwgnQQrN2Wk/s1600/DSCF0161.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9MlVA_gLVI/AAAAAAAAAPw/HwgnQQrN2Wk/s320/DSCF0161.JPG" /></a></div><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9MlfzaeSoI/AAAAAAAAAP4/xkpdVFImPCM/s1600/DSCF0174.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9MlfzaeSoI/AAAAAAAAAP4/xkpdVFImPCM/s320/DSCF0174.JPG" /></a></div><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9Mlp_tt9bI/AAAAAAAAAQA/irziH4ubbKI/s1600/DSCF0179.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9Mlp_tt9bI/AAAAAAAAAQA/irziH4ubbKI/s320/DSCF0179.JPG" /></a></div><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9MlzXM8dZI/AAAAAAAAAQI/I-N9YDn9Ocw/s1600/DSCF0180+%282%29.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9MlzXM8dZI/AAAAAAAAAQI/I-N9YDn9Ocw/s320/DSCF0180+%282%29.JPG" /></a></div><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9Ml89EucSI/AAAAAAAAAQQ/rWp8kv5bsz8/s1600/DSCF0188.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9Ml89EucSI/AAAAAAAAAQQ/rWp8kv5bsz8/s320/DSCF0188.JPG" /></a></div><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9MmEq4xYCI/AAAAAAAAAQY/LLZ1YAaBBnA/s1600/DSCF0190.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S9MmEq4xYCI/AAAAAAAAAQY/LLZ1YAaBBnA/s320/DSCF0190.JPG" /></a></div>ahmethttp://www.blogger.com/profile/03277750580229775943noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8313244601903668586.post-14895864704774623082010-04-23T08:25:00.000-07:002010-04-23T08:25:37.201-07:00PİŞMANLIĞINDAN PİŞMAN OLMAK Dün kendi kendime şunu dedim. bazen pişmanlığından pişman olurmusun? cevap "evet" gerçekten pişman olduğum için pişman oldum. Mesele özel olduğu için burada yazamayacağım. fakat şu kadar varki; bundan sonra asla pişmanlığımdan pişman olmayacağım. anatmakiseiğim kısca şu.. bir dvraışı yaparsınız.. sonra neden yaptım diye pişman olursunuz. fakat gelişen olaylar o denli sıkıcıdır ki,bu seferde neden pişman olduben drsiniz..<br />
<br />
hayatın anlamsızlıklar diyarı olduğunu söylerler. ben buna katılmıyorum.. her degere bir anlam biçmişizdir.. bu bizimfıratımızda vardır..fakat zamanla bi bunları reddtmişiz.. işte o zaman da. yen anlamlar aamaya bşlamşız.unlarnden öyldii mek eteyin.. bu saya benmsyfam..<br />
<br />
ve bzen de esiyor,,,:D :Dahmethttp://www.blogger.com/profile/03277750580229775943noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8313244601903668586.post-6114940565806344162010-04-11T05:46:00.000-07:002010-04-11T05:46:46.963-07:00ygs sonrası bugünün tarihini herkes değil ama büyük ihtimalle sınava firenler hatırlayacaktır.<br />
<span style="font-size: x-large;">YGS</span> adı verilern 1. aşama bir sınav.<br />
<a name='more'></a><br />
arkadaşlarım bugun sınava girdiler kimi ne mesaj attım kimini ise aradım. belki heyecanları büyüktür ama bu sınavda heyecanlanöalarını istamam. çünkü 2 ay sonraki sınavda ne yapacaklar onu mrak ediyorum.<br />
diğer sınavın adını inanın hatırlamıyorum şimmdi.. öss değil değişik bir adı var sınavın. merak da etmiyorum açıkçası. çünkü bu tür sınavlar hep kabusum olmuştur benim.<br />
Ben sınava girdikten sonra hiç yaşamadiğim bir heyecan yaşadım. inanın çok hem de çok köyü bir heyecanahmethttp://www.blogger.com/profile/03277750580229775943noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8313244601903668586.post-86167199588413695522010-04-11T04:10:00.000-07:002010-04-11T08:06:23.815-07:00kültürdeki sempozyum<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S8GsksS0_cI/AAAAAAAAALs/YwHZQsQcrRE/s1600/DSCF0031.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S8GsksS0_cI/AAAAAAAAALs/YwHZQsQcrRE/s320/DSCF0031.JPG" /></a></div><br />
<br />
<br />
<a name='more'></a><br />
<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S8Gs5z71eJI/AAAAAAAAAL0/RIGOrXucd0A/s1600/DSCF0052.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S8Gs5z71eJI/AAAAAAAAAL0/RIGOrXucd0A/s320/DSCF0052.JPG" /></a></div><br />
<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S8Gs_UUIgEI/AAAAAAAAAL8/12rIlGfWZc4/s1600/DSCF0053.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S8Gs_UUIgEI/AAAAAAAAAL8/12rIlGfWZc4/s320/DSCF0053.JPG" /></a></div><br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S8GtS0NM-EI/AAAAAAAAAME/oJo3QMbtuek/s1600/DSCF0056.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S8GtS0NM-EI/AAAAAAAAAME/oJo3QMbtuek/s320/DSCF0056.JPG" /></a></div><br />
<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S8GtqFgMFiI/AAAAAAAAAMM/3rAQ3asAjY8/s1600/DSCF0061.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S8GtqFgMFiI/AAAAAAAAAMM/3rAQ3asAjY8/s320/DSCF0061.JPG" /></a></div>ahmethttp://www.blogger.com/profile/03277750580229775943noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8313244601903668586.post-74738954435535824462010-04-08T07:22:00.000-07:002010-04-08T07:37:20.982-07:00resimlerim<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S73mK5N25oI/AAAAAAAAAJM/rX89Ck4sx0s/s1600/DSCF0026.JPG" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S73mK5N25oI/AAAAAAAAAJM/rX89Ck4sx0s/s320/DSCF0026.JPG" /></a><a href="http://4.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S73mZMmgt-I/AAAAAAAAAJU/3Voc-3rUYgE/s1600/DSCF0027.JPG" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><a name='more'></a><img border="0" height="400" src="http://4.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S73mZMmgt-I/AAAAAAAAAJU/3Voc-3rUYgE/s400/DSCF0027.JPG" width="300" /></a><a href="http://2.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S73m8w5Dy6I/AAAAAAAAAJc/TVDKPVRo-Uk/s1600/DSCF0028.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="640" src="http://2.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S73m8w5Dy6I/AAAAAAAAAJc/TVDKPVRo-Uk/s640/DSCF0028.JPG" width="480" /></a><a href="http://3.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S73nHDMjgiI/AAAAAAAAAJk/oXmjaO2d_7A/s1600/DSCF0049.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S73nHDMjgiI/AAAAAAAAAJk/oXmjaO2d_7A/s320/DSCF0049.JPG" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S73orkHC0dI/AAAAAAAAAKc/vsNCpWBzvX8/s1600/DSCF0161.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S73orkHC0dI/AAAAAAAAAKc/vsNCpWBzvX8/s320/DSCF0161.JPG" /></a><a href="http://3.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S73o1nwZfII/AAAAAAAAAKk/mp33esMx5i0/s1600/DSCF0180.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S73o1nwZfII/AAAAAAAAAKk/mp33esMx5i0/s320/DSCF0180.JPG" /></a><a href="http://1.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S73o4LPtZ2I/AAAAAAAAAKs/8OWo-N_MvVo/s1600/G%C3%B6r%C3%BCnt%C3%BC008.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S73o4LPtZ2I/AAAAAAAAAKs/8OWo-N_MvVo/s320/G%C3%B6r%C3%BCnt%C3%BC008.jpg" /></a></div><a href="http://1.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S73nU2xy57I/AAAAAAAAAJs/afFvTLBlHWE/s1600/DSCF0061.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S73nU2xy57I/AAAAAAAAAJs/afFvTLBlHWE/s320/DSCF0061.JPG" /></a><a href="http://4.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S73niCYkmJI/AAAAAAAAAJ0/7xFgoLnndHE/s1600/DSCF0065.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S73niCYkmJI/AAAAAAAAAJ0/7xFgoLnndHE/s320/DSCF0065.JPG" /></a><a href="http://2.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S73ns4eX-UI/AAAAAAAAAJ8/EU0fr_CVasY/s1600/DSCF0065.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S73ns4eX-UI/AAAAAAAAAJ8/EU0fr_CVasY/s320/DSCF0065.JPG" /></a><a href="http://1.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S73n3FM1IfI/AAAAAAAAAKE/zvZzD-_Sx-M/s1600/DSCF0066.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S73n3FM1IfI/AAAAAAAAAKE/zvZzD-_Sx-M/s320/DSCF0066.JPG" /></a><a href="http://4.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S73oAHi8pzI/AAAAAAAAAKM/f-uK0YEd30Y/s1600/DSCF0068.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S73oAHi8pzI/AAAAAAAAAKM/f-uK0YEd30Y/s320/DSCF0068.JPG" /></a><a href="http://4.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S73oKL78kYI/AAAAAAAAAKU/FnLe2Tc0ixo/s1600/DSCF0160.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S73oKL78kYI/AAAAAAAAAKU/FnLe2Tc0ixo/s320/DSCF0160.JPG" /></a><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S73o5i4Vh8I/AAAAAAAAAK0/c5BhicltG30/s1600/G%C3%B6r%C3%BCnt%C3%BC022.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S73o5i4Vh8I/AAAAAAAAAK0/c5BhicltG30/s320/G%C3%B6r%C3%BCnt%C3%BC022.jpg" /></a><a href="http://1.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S73o7Ew5doI/AAAAAAAAAK8/2oT49dBaXEo/s1600/G%C3%B6r%C3%BCnt%C3%BC030.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S73o7Ew5doI/AAAAAAAAAK8/2oT49dBaXEo/s320/G%C3%B6r%C3%BCnt%C3%BC030.jpg" /></a><a href="http://2.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S73o8GVyejI/AAAAAAAAALE/RXS-8PVmv2A/s1600/G%C3%B6r%C3%BCnt%C3%BC032.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/_MKbEf9zd6A0/S73o8GVyejI/AAAAAAAAALE/RXS-8PVmv2A/s320/G%C3%B6r%C3%BCnt%C3%BC032.jpg" /></a></div>ahmethttp://www.blogger.com/profile/03277750580229775943noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8313244601903668586.post-89958369070535622542010-04-07T13:36:00.000-07:002010-04-07T13:39:12.417-07:00yaklaşan heyecan ve korkueskiden adını ben dahi bilmiyorum. ama benim zamanımda <a href="http://www.osym.gov.tr/">ÖSS</a> olarak biliniyordu. şimdi ise ben bile bilmiyorum adını. her öğrencinin korkulu kabusu olan bir cellatdan farkı yok."<a href="http://www.osym.gov.tr/">YGS</a>" ne kadarda korku veriyor insana cidden içim ürperdi. ve bu hafta sonu birçok genç beyin bu korkularla yüzleşecek ama bilmiyorum artık sonu ne olacak.<br />
<a name='more'></a><img alt="" border="0" src="http://www.bornovamimarsinaneml.k12.tr/res/haberler/ygs.jpg" style="float: right; height: 336px; margin: 0pt 0pt 10px 10px; width: 387px;" /><a href="http://images.google.com.tr/imgres?imgurl=http://www.bornovamimarsinaneml.k12.tr/res/haberler/ygs.jpg&imgrefurl=http://www.bornovamimarsinaneml.k12.tr/&usg=__xet7T72osGR2B1_qHbh_2mo7yX8=&h=336&w=387&sz=27&hl=tr&start=1&itbs=1&tbnid=Qesh7TMm8KKigM:&tbnh=107&tbnw=123&prev=/images%3Fq%3Dygs%26hl%3Dtr%26sa%3DG%26gbv%3D2%26tbs%3Disch:1">http://images.google.com.tr/imgres?imgurl=http://www.bornovamimarsinaneml.k12.tr/res/haberler/ygs.jpg&imgrefurl=http://www.bornovamimarsinaneml.k12.tr/&usg=__xet7T72osGR2B1_qHbh_2mo7yX8=&h=336&w=387&sz=27&hl=tr&start=1&itbs=1&tbnid=Qesh7TMm8KKigM:&tbnh=107&tbnw=123&prev=/images%3Fq%3Dygs%26hl%3Dtr%26sa%3DG%26gbv%3D2%26tbs%3Disch:1</a><br />
<br />
benim zamanımda diye başlayan cümleler insana cidden sıkıcı gelir ama benim zamanımda. herkesin tek korkusu olan bir sınavın evrim geçirmiş bir versiyonundan başka birşey değil bu sınav..<br />
her nekadar klorkmayın densede bilmezmi öğrenci bu korkunun gerekli plduğunu;ama yinede istamaz böyle bir korkuyu.<br />
uzun bir maratonun ardından depar atan öğrencilerin son nefes alışlarını hissediyorum. ya nafaslri kesilecek ya da kesilen finish çizgisindeki kurdelalar olacak<br />
<br />
her neyse ki ben bu sınavı başarılı sayılacak şekilde geçtim ve temennim sizlerinde geçmesi<br />
<br />
BAŞARILI BİR YGS DEÇİRİRSİNİZ"""""<br />
<br />
<br />
<br />
<a href="http://img03.blogcu.com/images/y/g/s/ygslys/ygs_lys_maraton3_1245890874.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" src="http://img03.blogcu.com/images/y/g/s/ygslys/ygs_lys_maraton3_1245890874.jpg" style="float: right; height: 250px; margin: 0pt 0pt 10px 10px; width: 377px;" /></a>ahmethttp://www.blogger.com/profile/03277750580229775943noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8313244601903668586.post-38487632532286301622010-04-07T02:04:00.000-07:002010-04-07T02:05:17.973-07:00HAYAT HİÇ KİMSEYE ADİL DEĞİLahmethttp://www.blogger.com/profile/03277750580229775943noreply@blogger.com0